SDG'nin Halep'in Doğusunda Gerçekleştirdiği Saldırının Zamanlaması ve Hedefleri
Ağu 12, 2025 823

SDG'nin Halep'in Doğusunda Gerçekleştirdiği Saldırının Zamanlaması ve Hedefleri

Font Size

Süreç

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne bağlı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) 2 Ağustos 2025 tarihinde, Halep kırsalının doğusundaki Menbiç şehri civarında hükûmet güçlerine karşı füze saldırısı düzenlemiş, ordu mensupları ile siviller arasında çok sayıda can kaybına yol açmıştır. Bu adım, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında Mart 2025'te imzalanan mutabakatın uygulanması konusunda Suriye hükûmeti ile SDG arasında varılan mevcut mutabakat ve iki taraf arasındaki olumlu atmosfere aykırı bir durum oluşturmaktadır.

Saldırının zamanlama olarak, Süveyda olaylarının ardından ülkenin yaşadığı sükûnet dönemine denk gelmiştir. Bu saldırı, hükûmetin siyasi ve ekonomik anlamda ilerleme kaydettiği, Suriye Dışişleri Bakanı Esed el-Şeybani ve Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı da dahil olmak üzere beraberindeki heyetin, Dışişleri Bakanı ve ardından Rusya Devlet Başkanı ile görüştüğü Moskova ziyaretinden dönmesinin hemen ardından gerçekleşmiştir. SDG, Rusya'dan beklediği desteği kaybetmiş olduğundan endişe etmektedir ki bu destek, Suriye hükûmetiyle vardığı anlaşmayı resmen uygulamasını talep etmesiyle birlikte, ABD'nin desteğini kaybetmeye başlamasıyla onun yerini dolduracak niteliktedir. Bu saldırı ayrıca, Azerbaycan gazının Türkiye üzerinden Suriye'ye ulaşmaya başladığı gün gerçekleşmiştir. SDG, kontrolündeki bölgelerdeki kötü ekonomik koşullara kıyasla, gazın hükûmet kontrolündeki bölgelerde beklenen ekonomik etkisi konusundaki endişelerine ek olarak Türkiye'nin gaz anlaşmasının imzalanmasındaki rolünden de rahatsız görünmektedir ve Suriye'deki artan Türk etkisinden endişe duymaktadır.

Bu saldırının birçok amacı var gibi görünmektedir: Bunlardan biri ülkenin güvenliğini, siyasi ve ekonomik gelişimini engellemektir. Bu saldırı, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içindeki iç anlaşmazlıkların, sertlik yanlısı grupların 10 Mart anlaşmasını uygulamaktan kaçınmasının ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile varılan anlaşmanın ardından Suriye devletine ve Türk devletine karşı "silahlı mücadeleyi" sürdürme kararının bir sonucu da olabilir. Şu anda bu saldırı için dış mihrakların kışkırtması, iç anlaşmazlıktan daha olası görünmektedir. En olası kışkırtma, Dürzi kartını harekete geçiremeyen İsrail'in Kürt azınlık kartını oynama girişiminden kaynaklanıyor gibi görünmektedir. Süveyda'daki olaylar yatışmakta ve Suriye hükûmetinin insani yardım ulaştırma, kuşatma altındaki aileleri tahliye etme, kamu hizmetlerini sürdürme, devlet memurlarının maaşlarını ödeme ve olayları soruşturmak üzere bir soruşturma komisyonu oluşturma adımları uluslararası alanda onaylanmaktadır. Bu başarı, sahil olaylarında Alevilerin ve Şam'daki Mar Elias Kilisesi'nin bombalanmasında Hristiyanların sömürü aracı olarak kullanılmasını önleme konusunda elde edilen başarının peşi sıra gelmektedir. Bu olasılık, SDG'nin saldırısıyla birlikte Süveyda'daki durumu istikrarsızlaştırmaya yönelik yeniden ortaya konan girişimlerle daha da güçlenmektedir.

SDG, Suriye ordusunu ve emniyetini Fırat'ın kuzeydoğusundaki bölgelere kara harekâtı yapmak, Kürt toplumuna karşı ihlallerde bulunmakla suçladığı Ayn el-Arab gibi Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı şehir ve köylere ulaşmak istemektedir. Ayrıca, sahildeki olaylara benzer bir kaos yaratmak, disiplinsiz silahlı unsurların veya yabancı savaşçıların savaşa girmesini ya da Arap aşiretlerinin paniklemesini istemektedir. Bu durum, durumu ordunun ve emniyetin kontrolü kaybetmesine sebep olacaktır. Son olarak, Türk güçlerinin Süveyda'da olduğu gibi uluslararası koruma arayışına girerek bu savaşa doğrudan müdahale etmesini de ummaktadır.  Bu nedenle, Suriye hükûmeti, SDG'nin azınlıklar konusundaki bu son fırsatını boşa çıkarmalıdır. Herhangi bir kara saldırısından kaçınmalı, saldırıları füze saldırılarının kaynaklarını bombalamakla sınırlı tutmalı, SDG'nin ihlallerini durdurmak ve 10 Mart anlaşmasının uygulanması için müzakerelere geri dönmek amacıyla, özellikle ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile birlikte siyasi çaba sarf etmelidir. 10 Mart mutabakatı'nın uygulanması için müzakere sürecine geri dönmelidir. SDG'nin, mutabakatla ilgili müzakereleri, güvenlik ihlalleri veya mutabakatı izleyen düzenlemelerin sorumluluğunda olan ayrıntılarla müzakereleri boğabilecek idari sorunlar veya düzenlemelere yönlendirmesine izin vermemelidir.